31 Aralık 2007 Pazartesi

Çam ağacı

Her gördüğünüz sakallı dedeniz olmadığı gibi, çam dediğiniz her ağaç da çam değildir.
Ağaç ve orman deyince ülkemizde önde gelen bilim adamlarından biri olan Prof. Dr. Faik Yaltırık, halkımızın konusundaki cahilliğinden yakınıyor. Prof. Yaltırık bu konudaki üzüntüsünü şöyle dile getiriyor: Üzülerek belirtmek isterim ki, halkımızın büyük gördüğü her türlü iğne yapraklı ağaca çam deyip geçer. Detaylarla uğraşma zahmetine katlanmayız, fark olup olmadığını merak etmeyiz. Lütfen çam saplantısından kurtulun.
Her gördüğünüz iğne yapraklı ağaca çam demekten vazgeçin nedir? Prof. Yaltırık, bizim çam dediğimiz ağaçların hepsinin çam olmadığını, iğne yapraklı ağaçlar olan ladin, sedir, göknar ve porsukların da halk tarafından çam diye anıldığını söylüyor.
Bahçenize fidan alırken dikkatli olun. Aldığınız fidanın mı, porsuk mu, ladin mi, göknar mı, sedir mi olduğunu bilin. Fidancının size sedir ya da göknar diye çam (ya da tersi) satmasına izin vermeyin. Kozalakları olgunlaşınca açılır, tohumlar dökülür ve oluşur. Sedir, göknar ve ladinde kozalaklar açılmaz ve opafiz denen çıkıntılar oluşmaz. İğne yapraklar, kısa sürgünlerin üzerinde ikişer ya da beşer beşer oluşur. Çama benzeyen göknarın çamla ilgisi yoktur. İğne yaprakları perde gibi yassıdır, iki parmağınız arasında döndüremezsiniz. Uzun sürgünlere yaprakları teker teker sarmal olarak dizilir. Kozalakları ağaç tepesinde yukarıya doğru dik olarak durur.Yılbaşı çamı diye satılan ağaçlar göknardır. En güzel göknar çeşitlerinden biri Uludağ göknarıdır. Yeryüzünde sadece Uludağ'da yetişen bu göknar çeşidi, mavimsi rengi ile en kıymetli park-bahçe ağaçlarından biridir. LadinKopardığınız yaprak, sürgün üzerinde köprü gibi bir bırakmışsa ve iki parmağınız arasında kolayca döndürebiliyorsanız (yani iğne yaprakları dört köşeliyse) o ağaç ladindir.Ladinin kozalakları başlangıçta gökyüzüne doğru dik dururlar. Olgunlaşınca tohumlarını dökmek için aşağı doğru sarkaç gibi sallanırlar. Ladinin pek çok çeşitleri vardır. Mavi ladin en kıymetli park-bahçe ağaçlarından biridir. SedirSedirlerde kısa sürgünler üzerinde 15-30 adet iğne yaprak püskül gibi bir arada bulunur. Fıçı biçimindeki kozalakları 256 ayda olgunlaştıktan sonra tümüyle dağılır. Işık ağacı olan sedirin çam ile hiçbir benzerliği yoktur. Sedir çamı demek yanlıştır. kurağa dayanıklıdır, gölgeyi sevmez, ışık ağacıdır. Oysa göknar ve ladinler bağıl nemi yüksek, yağışlı yerlerde gelişir, kuraktan kaçarlar, gölgeye dayanıklıdırlar. Sedir ise gençliğinde yarı gölgeye dayanırsa da aslında bir ışık ağacıdır.sedir, göknar, ladin.. Bunların hepsi görkemli, gösterişli, büyük ağaçlardır. Özellikle parklarda, yeşil ortamlarda çok güzel görüntü verirler. Bahçenize bunlardan bir veya birkaç tane iğne yapraklı ağaç dikin. Fakat çok yakınlarına başka şeyler dikip bunları boğmayın, yeşil çimler arasında güzelliğini göstermeleri için etraflarında uygun bir boşluk bırakın.Zamanlardan eski zamanlarda, büyük bir ormanda bir çam ağacı varmış. Hani şu yaprakları diken diken olan ama güzel kokan çamdan. Yalnız bu çam ağacı halinden hiç memnun değilmiş. “Öteki ağaçların ne güzel kocaman kocaman yaprakları var. Benimkiler ise diken diken, kuşlar bile konmaya korkar,” diyormuş. Öteki ağaçlardan bir ayrıcalığım olsa ormandaki ağaçlar ve hayvanlar beni fark etseler ne iyi olur.”Masal bu ya Orman Perisi ağacın isteğini duymuş. Gelmiş sormuş, “Söyle bakalım nasıl yapraklar istersin?” demiş.Çam ağacı da, “Ah! Şöyle pırıl pırıl parlasın, cam gibi parlak olsun. Uzaklardan görülsün.” Demiş.Peri değneğini oynatmış ve bizim çam baştan aşağı kristal yapraklarla donanmış. Işıl ışıl olmuş bir anda. Çevredekiler hayran kalmışlar. Ağacın keyfine diyecek yokmuş, ama uzun sürmemiş bu keyif. Bir gece fırtına çıkmış.Rüzgarın şiddeti ile birbirine çarpan yaprakların hepsi kırılmış. Tabii o yılı öyle yapraksız geçirmiş ağaç.Ertesi yıl peri yine gelmiş. Olanları görünce bu kez gümüşten yapraklar vermiş ağaca. Ağaç gene pırıl pırıl olmuş herkes ona imreniyormuş. Ama gümüşten yaprağı olduğunu duyan gelmiş bir yaprak almış. Kısa zamanda ağaç gene çıplak kalmış. Üçüncü gelişinde ağaç, Periye, “Ne olur yapraklarım gerçek yaprağa benzesin ama güzel koksun.” Demiş. Peri de bir koku vermiş çama, ormanın taa öteki ucundan duyulmuş. Keçiler, kuşlar hepsi almış kokuyu. Gelip yemişler bu güzel kokulu yaprakları. Gene yapraksız geçirmiş koca kışı bizim çam ağacı.Ağaç sonunda gösterişten vazgeçmiş. Periye son kez yalvarmış. Eski yapraklarını istemiş. “Diken diken olsunlar ama üstümde dursunlar,” demiş. Peri de sihirli değneğini sallamış ve eski yapraklarını vermiş. Ama çamın son dileğini tam olarak vermiş. “Çamın yaprakları hep üstünde kalacak.” Demiş. O gün bugün de çamlar yapraklarını dökmeden kışı geçirirler.

Kavak ağacı

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve günesin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: "Sen kaç ayda bu hale geldin agaç?" "10 yılda" demiş kavak "10 yılda mı?" diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak "Ben neredeyse 2 ayda seninle aynı boya geldim bak!" "Dogru" demiş agaç "doğru" Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üsümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormus endişeyle kavağa: "Neler oluyor bana agaç?" "Ölüyorsun" demiş kavak "Niçin?" "Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için"

Karacaağaç

Üç Kuzey dünyasında yaygın olarak bulunur. Sıcaklık istekleri fazlaca bulunan yapraklı ağaçlardır. Bu zon güneyde Apenin’lerde (900-1400 m) Güneydoğu Avrupa yarım adasında (800-1200 m) Prenelerde (800-1300 m) Orta Avrupa da (600-900 m) olarak bulunur. Ülkemizde ise Kuzey Anadolu da (1500 m) , Güney Anadolu da ise (1500-2000 m) de yer almaktadır. KARAAĞAÇ Türkiye de bulunan türleri : Ulmus glabra ( Dağ karaağacı ): Ulmus minor ( Ova karaağacı): Ulmus laevis ( Hercai karaağacı): Her üç türde saf meşcere yapmak eğiliminde değildirler ve ekseriye diğer yapraklı ağaçlarla birlikte yapraklı karışık ormanın terekkübüne girerler. Dağ karaağacı Avrupa nın kuzey yarısında Alpler de, Kar patlar da ve Güney Avrupa dağlarında yayılmıştır. Türkiye’nin hemen bütün orman bölgelerinde fakat bilhassa Karadeniz yapraklı orman rejiyonu içinde bulunur ve rutubetli dağlık yerlerde yüksek boylu düzgün gövdeler meydana getirir. Bu tür balçık toprakları tercih eder, rutubete çok dayanıklıdır ve yüksek madeni besin maddesi ister. Ova Karaağacı daha çok Orta ve Güney Avrupa sının ve Anadolu nun ağacıdır. Birincisine nazaran kara iklimine dayanıklıdır. Bu nedenle Rus steplerinde, Romanya ve Macaristan ın orman steplerinde yaygındır. Türkiye’nin her tarafında bulunmakla beraber, en büyük yayılışı ve en iyi gelişmeyi Anadolu kenar dağlarının alçak mevkilerinde yapar. Nehir ormanlarında ve rutubetli alçak mevkilerinde görülür. Bunun dışında rutubetli balçık topraklarını da sever. Kuvvetli vejetatif gelişimi, onu baltalık ormanlarının sık sık rastlanan ağacı yapar. Dolgu ve toprak koruma ağacı olarak değerli rol oynar. Sıcak isteği fazladır. Hercai Karaağaç ise ; Türkiye de sık sık rastlanan bir tür değildir. Bu tür doğunun ağacıdır ve baltalıkta çok kuvvetli büyüme yapar. Toprak istekleri bakımından diğerlerine nazaran kanaatkardır. Gevşek fakir topraklarda da yetişir. Odununun değeri düşüktür. Karaağacı ölüme sürükleyen “ karaağaç ölümü” ( Graphium ulmi ) en büyük düşmanıdır. Son 35-40 yıl içinde Avrupa’daki Karaağaçların varlığını büyük ölçüde tehdit eden bu hastalık Türkiye de de görülmüştür. Karaağaç, özellikle Ova Karaağacı sanayide çok değerlidir. Bu nedenle Türkiye’nin kaliteli Karaağaç serveti yıldan yıla azalmaktadır. Bu değerli ağacın en uygun yetişme muhitlerinde büyük ölçüde kültive edilmesi zorunluluk yapmaktadır. Botanik özelliği bakımından Karaağaçlar ULMACEAE familyasından olup çoğunlukla ağaç, bazılarıda boylu çalı biçiminde yapraklarını döken odunsu bitkilerdir. Tomurcuklar sivri yada küt uçlu , üstleri kiremit vari dizili çok sayıda pullarla örtülüdür. Yapraklar almaçlı dizilmiş, dipleri genellikle çarpıktır. Kenarları dişli olan yaprakların damarlanma sistemi tüysüdür. Çiçekler erdişi yada bir cinslidir. Bazen aynı bitki üzerinde hem erdişi hemde bir cinsli çiçekler bulunabilir. Çiçekler bazı örneklerd...

Elma ağacı

Sonbahar başından ilkbahar başlarına değin elma adı verilen, bedene çok yararlı ve lezzetli taze meyvelerini severek yediğimiz Elma ağaçları, Gülgiller'dendir. Dünyada en çok tüketilen meyve türü olan elmanın 25 türü ve 6.000 kadar çeşidi vardır. Anayurdu, ülkemizi de içermek üzere Asya olan elma, Türkiye'de iklimi uygun olan pek çok yörede üretilmektedir.Boyu 7-8 m'ye kadar çıkan elma ağaçlarının, türe göre, koyu griden çok pembe renge kadar değişen silindirik muntazam gövdesi vardır. Dalları, odun ve meyve dalı ile obur dallar olmak üzere üç gruba ayrılır. Elma ağacının yaprakları geniş, kenarları dişli olur. Üst yüzü koyu yeşil renkli ve belirgin damarlı, alt yüzü gri tüylüdür.İlkbaharda açan açık pembe renkli çiçekleri yabani gülünkileri andırır. Bu çiçekler yaz boyunca olgunlaşıp eylülden başlayarak elmanın meyvesini verir. Meyve küresel, silindirik ve basık biçimlidir. Kabuğu türlerine göre kalın ya da ince ve farklı renklerdedir. Meyve türlerinin ayırt edilmesini sağlayan en belirgin özellik, kabuğun rengidir. Elmanın çekirdek evinde 5-10 adet yumuşak çekirdek bulunur. Eti tatlı, ekşi ya da mayhoş tatlı ve sulu olup tazeyken yenildiği gibi reçeli, kompostosu, marmeladı, meyve suyu, tatlıları, alkollü ya da alkolsüz içkileri yapılarak da tüketilir. BESİN DEĞERLERİ Dilimlere bölünmüş 100 gr. taze elmanın içerdiği besin değerleri şöyle sıralanır: 58 kalori; 0,2 gr. protein; 14.5 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 0,6 gr. yağ; 1.8 gr. lif: 10 mgr. fosfor; 7 mgr. kalsiyum; 0,3 mgr. demir; l mgr. sodyum; 110 mgr. potasyum: 8 mgr. magnezyum; 90 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,02 mgr. B2 vitamini; 0,1 mgr. B3 vitamini; 0,3 mgr. B6 vitamini; 0,5 mcgr. folik asit; 10 mgr. C vitamini ve 0,7 mgr. E vitamini...Ama, türlere göre büyük değişkenlik gösteren elmanın besin değerlerinin bu listedekilerden az ya da çok farklı olması doğaldır. Sözgelişi, yeşil ya da sarı renkli elmalarda C vitamini oranı, kırmızı elmadakinden fazladır. SAĞLIĞIMIZA YARARLARI Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra; o Elma, kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürür: Yapılan araştırmalar, günde 2-3 elma yiyen kişilerde, elma lifinde bulunan pektin adlı maddenin bu etkiyi yaptığını göstermekte, ama söz konusu etki yalnızca pektin adlı maddeyi yapay olarak almakla değil, elmayı bütün olarak yemekle sağlanmaktadır. o Elmanın içerdiği lifler ve meyve asitleri, hafif kabızlığı geçirmektedir. o İçerdiği sıvı jel halindeki pektin adlı madde ile elma asitlerinin antivirüs özellikleri diyareye de iyi gelmektedir. o Elma, içerdiği maddelerle yüksek tansiyonu düşürür ve kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar. o Araştırmalarda, elma tüketmenin hayvanlarda kansere yakalanma rizikosunu azalttığı saptanmıştır: Aynı etki insanlar üzerinde de araştırılmaktadır. o Elma, aşırı iştahı normal düzeye indiren bir özelliğe de sahiptir. o Elma, romatizma ve gut hastalığına da iyi gelir. o Elma, bedenin hastalıklara karşı direncini de artırmaktadır. Bütün bu etkilerden yararlanmak için günde 2-3 elmanın, üzerinde tarım koruma ilacı artıkları kalmış olabileceği düşünülerek çok çok iyi yıkamak koşuluyla kabuğunun soyulmadan yenilmesi yeterli olacaktır. AĞACININ ÜRETİLMESİ Elma ağacı, tohumuyla (çekirdekleriyle) yetiştirilebilirse de, bu işlem iyi sonuç vermez. Bunun yerine elma çeliklerinin daldırılmasıyla elde edilen fidanların ya da başka türden seçkin anaçların istenilen elma türüne aşılanmasıyla çoğaltılır. Bizim için doğrusu, inanılır profesyonel kişilerin ürettiği, türü belli ve sağlıklı fidanları alıp bahçemize dikmektir. AĞACININ YETİŞTİRİLMESİ İklim isteği: Elma ağacı, ılıman ve soğuk ılıman bölgelerin bitkisidir. Kışın -40 dereceye, bir yaşındaki sürgünleri ise -20 derecelere kadar dayanır. Ama ağaç ilkbaharda çiçeklerini açınca, -2 ila -3 derece soğuklardan zarar görür. Elmanın yetiştiği yerde havanın neminin %60-80 arasında değişmesi gerekir. Nem düşerse haziranda meyvenin yerlere dökülmesi artar. Elma, yapraklarını döken ağaçlardan olduğu için kışın belli dinlenme ve soğuklama dönemleri yaşar. Toprak isteği: Elma ağaçları çok değişik fiziksel ve kimyasal özellikler taşıyan topraklarda yetişebilir. Asitli topraklara olduğu kadar kireçli topraklara da dayanabilir. Ancak taban suyu 1,5 m'den yukarıda olmamalıdır. Aksi takdirde ağacın yüzlek kökleri çürür. Tuz oranı yoğun toprağa elma ağacı dikilmez. Elma ağacı için en uygun topraklar, içinde uygun oranda kireç ve yeteri kadar humus bulunan topraklardır. Böyle topraklara fidanlar, 8-10 m. aralıkla dikilir. Sulama: Elma ağaçlarının su isteği fazladır. Nispi neme de yeterince doymaları gerekir. Nemli yerlerde iyi sonuç veren elma ağaçlarına, yaprakları solmaya başlayınca su verilmeli, yaprakların iyice solması beklenmemelidir. Ağaçlara aşırı oranda su verilirse meyvenin dayanma süresi kısalır. Ağaç çiçekteyken sulanırsa çiçek döker. Ağaçlar, haziran-eylül ayları arasında 30 günde bir olmak üzere 4 kez sulanır. Gübreleme: Elma ağaçları ürün verdikçe topraktan besin kaldırdıkları için toprağı fa-kirleşir. Bu nedenle ağaçların gelişmesi geriler ve ürün verimi azalır. Elma ağacına 3-4 yılda bir yanmış çiftlik gübresi verilir. Ayrıca ağaçlara her yıl azot, fosfor ve potaslı fenni kompoze gübreler de verilmelidir. Budama: Elma ağaçlarının muntazam biçimde gelişmesini, bol ve iyi nitelikli ürün vermesini sağlamak üzere dikim, şekil, ürün ve gençleştirme budamaları olarak dört ayrı budama işlemi uygulanır. Bu işlemler, elma ağacını iyi tanıyan bilinçli kişiler tarafından yapılır. Meyve seyreltme: Elma ağaçlarından iyi nitelikli ürün almak için meyve seyreltme işleminin yapılması da gerekir. Bunun için haziran ayında ağaçlardaki doğal meyve dökülmesi beklenir. Yere dökülen meyveler görüldükten sonra, ağacın besleyebileceğinden fazla meyve kalırsa bunlardan zayıf görünüşlü olanlar elle, makasla, değnekle ya da büyük bahçelerde kimyasal ilaçlar kullanılarak seyreltilirler. Hasat (Derim): Elma bitkisinde hasat zamanın belirlenmesi çok önemlidir: Zamanında hasat edilen elma, o çeşidin tüm özelliklerini tam olarak taşır. Olgunlaştıktan sonra geç hasat edilen elmalar kepeklesin Erken hasat edilenler ise, meyve kabuğu yeterince sıkı dokulu olmadığından dolayı buruşur, elma tam ağırlığına erişmediğinden ürün kaybına yol açar.Elmada tam olgunluk, kabuk rengi ile meyvenin koparılmasında sapın gösterdiği dirençle anlaşılır: Yeşil elmalarda, meyvenin rengi yeşilimtırak sarı olmalıdır. Kırmızı elmalarda, kızarma en mükemmel halini almalıdır. Elmalar, elle koparılarak hasat edilir. Avuç içine alınıp hafifçe bükülerek yukarı doğru itilen elma dalından kolayca ayrılıyorsa tam hasat zamanı gelmiş demektir.Olgunlaşmamış elma kopmaz, sap ya da dalcıklar kırılır. Elma ağaçlarında hasat iki ya da üç kez meyve toplamayla yapılır. Birinci toplamada, ağacın dışındaki meyveler derilir. Sonra, içteki ve yukarı dallardaki meyveler hasat edilir. Böylece küçük kalmış meyvelerin irileşmelerine olanak tanındığı gibi dökülmeleri de önlenmiş olur. Zararlı ve hastalıklarıyla mücadele: Elma ağaçlarına dadanan pek çok zararlı ve hastalık vardır. Bunlarla uzmanlara danışılarak ve tarım koruma ilaçları kullanılarak zamanında, düzenli ve eksiksiz mücadele sürdürülmelidir.

Ağaç çeşitleri

Elma Agaci
Karaagaç
Selvi
Kavak
Sedir
Çam
Salkimsögüt
Ihlamur
Mese
Findik
Üvez
Akçaagaç
Ceviz
Kestane
Disbudak
Gürgen
Incir
Hus
Zeytin
Üvez
Ceviz
Kestane
Kayin

30 Aralık 2007 Pazar

Ağaç türleri

1-Sarıçam (Pinus sylvestris)
2-Kayın (Fagus sp.)
3-Karaçam (Pinus nigra Arnold.)
4-Sedir (Cedrus libani A.Rich.)
5-Kızılçam (Pinus brutia Ten.)
6-Göknar (Abies sp.Mill.)
7-Ladin (Picea orientalis (L) Link.)
8-Fıstıkçamı (Pinus pinea L.)
9-Ardıç (Juniperus sp.L.)
10-Porsuk (Taxus baccata L.)
11-Servi (Cupressus sempervirens L.)
12-Meşe (Quercus sp. L.)
13-Gürgen (Carpinus sp. L.)
14-Kızılağaç (Alnus glutinosa Mill.)
15-Akçaağaç (Acer sp. L.)
16-Dişbudak (Fraxinus sp. L.)
17-Kestane (Castanea sativa Mill.)
18-Çınar (Platanus orientalis L.)
19-Huş (Betula sp. L.)
20-Ihlamur (Tilia sp. L.)
21-Sığla (Liquidambar orientalis Mill.)
22-Kavak (Populus sp.L.)

Ağaç hakkında

Agaçlar, kadinlara ve ahlaklari farkli muhtelif erkeklere isaret eder. Agaç görmek, kavgaya da isaret eder. Taninmayan agaçlari görmek, endise, siddet ve bagirmaya isaret eder. Ancak rüyayi görenin sicakliktan dolayi agaçlarin gölgesinde gölgelenmesi veya yagmur, yahut hayvan korkusundan agaçlara siginmasinin tabiri ise, rizka ve güçlü bir kimseye dayanmaya isaret eder. Kina, gül ve sorhan agaci gibi yalniz kokusu olan agaci rüyada görmek, iyilik sahiplerine, amelsiz ilme veya bir seyi yapmaksizin söylemeye isaret eder. Turunç, limon ve agaç kavunu gibi hem meyvesi yenen ve hem de koklanan agaçlari görmek dis ve içinin iyiligine, ilimle beraber amelin ve sözle beraber fiilin bulunmasina isaret eder. Hurma, ceviz ve bunlara benzer, kokusu olmayip yalniz meyvesi yenen agaçlari görmek, kendilerinden ancak zahmet çekmekle bir seyin alinmasi mümkün olan büyük kimselere isaret eder. Selvi, ilgin, çam yapraklari ile deri tabaklanan meyvesiz ve kokusuz agaçlari görmek, cimrilige isaret eder. Yapragini döken agaçlari görmek, duruma göre fakirlige, zenginlige, ezbercilige, unutkanliga, üzüntü ve sevince isaret eder. Yapragini dökmeyen agaçlari görmek, uzun ömre, rizkin devamina, zenginlige ve dinde sebat etmeye isaret eder. Agaçlarin üzerine yattigini gören kimsenin, çocugu çok olur. Agaç üzerinde bulundugunu gören kimse, çekindigi seyden kurtulur. Bir kimse rüyada bir agaç ekse ve o agaç da filizlenmeye baslasa, o kimse bir aileye damat olmakla sereflenir. Çinar, selvi ve ilgun gibi meyvesiz büyük agaçlar, kötülük düsünen sahibi, kendilerinde mal ve hayir olmayan adamlara isaret eder. Dikenli agaç maksadi güç ve çetin bir adama isaret eder. Rüyada bir agaç kestigini gören kimsenin, hanimi ölür ve birisine biat ettikten sonra döner. Bir agacin kurudugunu görse, orada hasta, veya kaybolmus bir kimse ölür. Agaç kabugu, rüyayi gören kimsenin malinin bereketidir. Rüyada kendi bahçesine birtakim agaçlar diktigini gören kimsenin, bir takim çocugu dünyaya gelir ki, onlarin ömürlerinin uzunluk ve kisaligi o agaçlarin ömrü nisbetindedir. Agaç Allahu Teala'dan olan nimete isaret eder. Kuru agaç, hidayet ve fiziktir. Halk ile beraber agacin altinda oturmak, rüya sahibinin kitap ve sünnete uydugundan dolayi Allahu Teala'nin ondan razi olacagina isaret eder. Eger bu rüyayi gören asi ise Allahu Tealaya tevbe eder. Rüyada cennetteki tuba agacini görmek, onun gölgesinde duranin veya ona dayanan kimsenin yerinin güzel olacagina isaret eder. Bazen de tuba agacini görmek, yalniz ibadet ve taati tercih ederek masivadan alakayi kesmeye, arkadas veya söhretli kimselerden menfaaat görmeye isaret eder. Dag ve derelerde bulunan agaçlar, umulmayan yerden gelecek rizka isaret eder. Hurma gibi iyi agaçlar, güzel söze, sogan, sarmisak ve ebucehil karpuzu gibi kötü agaçlar ise, çirkin ve yaramaz sözlere isaret eder. Rüyada bir agaçtan o agaca ait olmayan bir meyveyi topladigini gören kimse, helal olmayan bir mali alir. Rüyada agaç kesmek, kesen kimseye ve onun ev halkina erisecek hastaliga isaret eder. Agaç üzerine çiktigini gören kimse, bir adami bir seyden meneder. Agaçtan düserek öldügünü gören kimse, bir adamla yaptigi kavgada ölür, eger eli kirilsa erkek veya kiz kardesi bir adamla yaptiklari kavgada ölürler. Eger iki ayagi kirilsa, bir dava ugrunda mali gider. Rüyada, Kur'an'da övülen zeytin agacini diken olarak görmek, o agacin dikenleri rüya sahibini kötülüklerden meneder. Rüyada hurma agaçlarinin çok oldugunu gören kimse, o agaçlarin sayisinca adamlara sahip olur. Eger hurma agaçlari bostan ve hurma agaci olmayan herhangi bir yerde olursa, onlara sahip kimse için akar, tarla ve çiftliktir. Rüyada hurma agaçlarinin meyvesine yetistigini gören kimseye, birtakim adamlardan veya tarla ve çiftlik gibi seylerden mal isabet eder. Eger gördügü ceviz agaci olursa, cimri, faydasiz ve güçlük çikaran bir adama isaret eder. Ceviz agacinin meyvesi de, mesakkat ve zahmetle elde edilecek bir mala isaret eder. Bazen de agaç görmek dükkanlara, sofralara, hizmetçilere, hayvanata, lokanta, anbar ve mahzen olarak bilinen diger yerlere isaret eder. Bir kimse rüyada bir agacin düstügünü veya kesildigini yahut yandigini ya da siddetli bir rüzgarin kirdigini görse, ölecek veya öldürecek bir erkege veya bir kadina isaret eder. Eger o agaç rüyayi görenin evinde olur ve orada da bir hasta bulunuyorsa, o hastanin veya hane halkindan hapsedilmis birisinin ya da yolculukta bulunan bir kimsenin ölümüne isaret eder. Eger o agaç camiide olursa, meshur bir adamin veya meshur bir kadinin öldürülmesine yahut ölmesine isaret eder. Eger agaç zeytin agaci olursa, zalim, vaiz, yolcu veya hakim ya da doktor bir kimse ölür. Rüyada bir agaç ektigini gören kimse, bir serefe erer. Ektigi tohumun filizlenmesinin tabiri de böyledir. Eger ekilen tohum filizlenmezse, rüyayi görene bir keder erisir. Üzüm agacinin dalini (fidesini) kesmek sereftir. Bazi tabirciler, kis gününde üzerinde üzüm bulunan bir asma veya bir agaç gören kimse, zengin zannettigi bir erkek veya bir kadina aldanarak malini sarfeder, dediler. Ayva agaci, aklindan faydalanilmayan akilli bir adamdir. Badem agaci, garip bir adamdir. Sögüt agaci, dostundan çekingen, düsmaniyla görüsen bir adamdir. Nar agaci, din ve dünyalik sahibi bir adamdir, onun dikenleri günahlardan meneder. Nar agacini kesmek, dogdugu yerleri ziyaret edemeyecegine isarettir. Sedir agaci serefli, soylu, cömert ve faziletli kimseye isaret eder. Ebucehil karpuzu adi verilen agaç, dinsiz, zengin korkak bir adama isaret eder. Muz agaci, din ve dünyalik sahibi zengin ve tedbirli bir adamdir. Üzüm agaci, sen, izzetli ve güç sahibi bir adamdir. Incir agaci, ailesine faydasi olan ve düsmanlari, kendisine siginan bir adamdir. Dut agaci, halk ve ailesi hakkinda cömert, fakir ve düskünlere yardimci, mal ve çocugu çok bir adamdir. Fistik agaci, zengin, hafif ruhlu, cömert ve ailesiyle mesut bir kimsedir. Kayisi agaci, kendisinden faydalanilmayan dogru bir adamdir. Bazi tabirciler kayisi agaci, sen bazilari münafik bir adam, bazilari da zengin bir kadindir, dediler. Rüyada kayisi agacindan meyve topladigini gören kimse, zengin bir kadinla evlenir. Elma agaci hizmet sahibi adamdir. Seftali agaci, zengin, yigit ve çok mal biriktiren bir adamdir. Kayisi agaci, bütün insanlara faydali bir adamdir. Incir agaci, faydali, sert ve mali çok bir adamdir. Keçiboynuzu agaci, taydasi (akrani) az bir adamdir. Limon agaci, halka faydasi çok bir adamdir. Bazi tabirciler limon agaci, mali çok ve bütün hallerinde hayirli ve faydali meshur bir kadindir, dediler. Portakal agaci görmek, güzel birisine isaret eder. Hurma agaci, alim bir kimseye veya bir çocuga, onu, kesmek de çocugun ölümüne isaret eder. Hurma agaci çok faydali bir adam ile tabir edilir. Rüyada birçok hurma agaçlarina sahip oldugunu gören kimse, o hurma agaçlarinin miktan nisbetinde bir grup insanlara hakim ve amir olur. Eger rüyayi gören tüccar ve esnaf ise ticaret ve kazanci çok olur. Kuru hurma agaci, münafik bir kimse ile tabir edilir. Bazi tabirciler hurma agaci uzun ömre ve evlada isaret eder, dediler. Hurma agaci, es, ev, yer, mülk, elbise, mal, çocuk veya alim ile tabir edilir. Rüzgarin hurma agacini kökünden çikardigini görmek, o sehirde veba hastaliginin zuhur edecegine isaret eder. Hastanin rüyasinda mersin agaci görmesi hastaligindan kurtulmasina isaret eder. Bazen mersin agaci, tahsilinden, arzu ettigi seyden ümidinin kesilmesine isarettir. Bazi tabirciler de, ahdini yerine getiren kimseye isaret eder, demislerdir. Evinde mersin agaci görmek devamli bir hayirdir. Mersin agacini diktigini gören kimsenin islerinde tedbirli hareket etmesi ile tabir edilir. Mersin agaci, daimi dostluga ve imarete, devamli sevinç ve rahata isaret ettigi gibi mala da isaret eder. Ilgin agaci, zenginlere zarar ve fakirlere yardim eden münafik bir adamdir. Mese agaci, ömrünün uzun olmasina isaret eder. Dag armudu agaci, adi bir kimseye isaret eder. Bu agaç üzerinde olugunu gören kimse, inat, adi ve yabanci bir adamla nünasebet kurar. Bazi tabirciler, dag armudu agaci, serefli ve saglam bir adama isaret eder, dediler. Abanoz agaci, sevinçli, zengin bir kadin, yahut kalbi kah zengin bir erkege isaret eder.